Mücadelesi hafızalara kazınan barış aktivisti Corrie’nin yaşamı ve ölümü, Filistin özgürlük mücadelesinin sembolleri arasına yerleşti.
“Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyen ve Filistin topraklarında sivil bir direniş sergileyen Corrie, Filistin için hak ve adalet arayışının sesi oldu. Hayatını Filistinlilerin haklarını savunmaya adayan genç kadın, 2003 yılında Filistinlilerle dayanışma için Gazze’ye gitti.
Corrie, Gazze’de yürüttüğü faaliyetler ve çektiği videolarla İsrail’in hak ihlallerinin gün yüzüne çıkmasına önemli katkılar sundu.
Turuncu ceketiyle buldozerlere direnen kadın
ABD’li aktivist, 16 Mart 2003’te turuncu renkli ceketini giyerek, eline aldığı megafon ile İsrail buldozerlerine yöneldi. Amacı Refah kentinde Filistinli bir ailenin evinin yıkılmasına ve topraklarının elinden alınmasına engel olmaktı.
Yabancı olduğu için İsrail’in yıkım araçlarını durdurabileceğini düşünen Corrie, buldozerin önüne geçti ancak İsrail güçleri, Filistinlilere merhamet etmediği gibi ona da acımadı.
Corrie’nin ölüm haberini büyük bir şaşkınlıkla karşılayan Filistinliler, “şehit” olarak nitelendirdikleri Corrie için büyük bir cenaze töreni düzenledi.
Her fırsatta “Filistin’de tanık olduğu olaylardan çok etkilendiğini” dile getiren Corrie’nin, öldürülmeden bir süre önce ailesine gönderdiği mektuplardan birinde şu ifadeler yer alıyordu:
“Herhangi bir akademik çalışma, okuma, konferans, bölge hakkında izlediğim belgesel, hikaye veya duyduğum olay, bana buradaki durumu anlatamamıştı. Buradaki durumu kendi gözlerinle görmediysen hayal etmen mümkün değil. Sonra uzun süre yaşadığın tecrübelerin, gerçeği yansıtıp yansıtmadığını düşünürsün.”
Filistin özgürlük mücadelesine adını altın harflerle yazdırdı
Corrie, İsrail buldozerleri altında kalarak öldü ancak ismi dünyanın her yerinde “iyilik öncüsü” olarak yaşıyor.
Corrie’nin adına Filistinlilerin Gazze’deki dramına ışık tutan çok sayıda film çekilirken, İrlanda’dan Gazze’ye yardım götüren bir gemiye de onun ismi verilmişti. Ayrıca Filistin’de ve farklı birçok ülkede birçok kişi çocuklarına Corrie’nin adını verdi.
Filistin özgürlük mücadelesine adını altın harflerle yazdıran Corrie’nin öldürülmesi bu mücadeleye destek veren insanları susturamadı. İsrail’in saldırılarına, yıkımları ve hak ihlallerine karşı dünyanın her yerinden yükselen itirazlar artarak devam ediyor.
Öte yandan Corrie’yi katlettiği için herhangi bir bedel ödemeyen İsrail, dünyaya yıllardır izlettiği Filistin topraklarındaki zulmü bugün de tüm şiddetiyle Gazze’de uyguluyor. Doğu Kudüs ve Batı Şeria, yarım yüzyıldan fazladır işgal altında bulunuyor. 2006’dan beri abluka altındaki Gazze Şeridi ise 7 Ekim’den bu yana tarihin nadir gördüğü katliam ve yıkımlardan birine sahne oluyor.
Yıkıma direnen Corrie’nin ölümünden bu yana binlerce Filistinlinin daha evini yıkan İsrail, Gazze’de son altı aydır sürdürdüğü bombardımanda ise 30 bini aşkın sivili katletti, nerdeyse taş üstünde taş bırakmadı.
Rachel Corrie kimdir?
ABD’nin Washington kentinde 1979’da dünyaya gelen Rachel Corrie, Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) gönüllüsü, bir insan hakları aktivistiydi.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde, 16 Mart 2003’te Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına karşı çıktığı sırada İsrail ordusuna bağlı zırhlı bir buldozerle ezilerek öldürüldü. Corrie’nin ailesinin olay hakkında açtığı dava, İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından reddedildi.
Adı Filistin’de pek çok okul, hastane ve yeni doğmuş çocuğa verilen Rachel Corrie’nin anısına çok sayıda film yapıldı, tiyatro oyunları oynandı ve kitaplar yazıldı. Corrie’nin Filistin’den ailesine yazdığı mektuplar derlenerek, “Bırakın Tek Başıma Direneyim” başlığıyla kitap olarak yayımlandı.