Altun, 11 şehirde 14 milyon insanın 6 Şubat depremlerinden etkilendiğini kaydederek, “Bu yıkıma karşın bölgede arama kurtarma çalışmalarının hemen ardından devletimiz hızlı bir imar ve inşa seferberliği başlattı. Şu anda bölgede 11 şehirde 930 şantiyede 110 bin 450 personel, gece gündüz demeden çalışmalarını hızla devam ettiriyor. Bu kapsamda rezerv alanlarda 207 bin, şehir merkezlerinde 50 bin ve hafif çelikten olmak 50 bin olmak üzere 307 bin bağımsız bölümün büyük kısmının ihalesi gerçekleştirildi. İhalesi tamamlanan konut ve köy evlerinin de inşa süreci de hızla devam ediyor ve biz özellikle kamuoyunun bu çalışmaları yakından takip etmesi için medya mensuplarının bölgede yer almasını kolaylaştırmaya, onların faaliyetlerini bölgede desteklemeye gayret sarf ediyoruz. Zira bu sürecin en önemli yanı, kamuoyunun açık ve şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesidir. Biz depremin ilk anından itibaren bu konuya çok büyük özen gösterdik ve kamuoyunun gerçekleri, hakikati en şeffaf biçimde elde edebilmesi için gayret sarf ettik. Bu süreçte Türkiye medyası gerçekten çok büyük fedakarlık gösterdi. Çok büyük bir azimle milletimize hakikati göstermek için sahada fedakarca çalıştı ve gerçekten dezenformasyon çalışmalarına rağmen gerçekten Türk medyasının güçlü isimleri yoğun bir gayret gösterdiler. Biz yine bu kapsamda ulusal ve uluslararası medya mensuplarını, depremin 1’inci yıl dönümünde bölgeye götürdük ve bölgede yapılan çalışmaları bir kez daha yerinde görmelerini temin etmeye çalıştık” diye konuştu.
“Mart ayının ortasına kadar da 30 bin konutun daha kura çekimleri gerçekleştirilecek. Önümüzdeki 2 ay içerisinde de toplamda 75 bin konutun kuraları tamamlanmış olacak. Hatırlanacağı üzere depremin ardından henüz 1,5 ay bile geçmeden depremden etkilenen vatandaşlarımıza ilk köy evleri tamamlanarak teslim edilmişti. Türkiye, depremden zarar gören kardeşlerimiz için bütün kurum ve kuruluşlarıyla, milletimizin bütün unsurlarıyla elinden gelen her türlü imkanı seferber etmiştir. Bundan sonra da bölgeye yönelik ihya ve inşa çalışmalarımız hızla devam edecektir. Bu verileri sizlerle paylaşmamızdaki amaç, tüm bunların nasıl gerçekleştiğine ilişkin önemli bir hususu vurgulamak içindir. Nedir bu? Türkiye Cumhuriyeti’nin afet ve krizler karşısında üst düzey dayanıklılığa ve büyük bir teşkilatlanma kabiliyetine sahip olmasıdır. Bütün dezenformasyon ataklarına, karalama kampanyalarına rağmen, biz bunu açık ve net bir şekilde vurgulamaya devam edeceğiz.”
“Sadece yalan içeriği değil, onun arkasındaki aktörleri de ifşa ettik. Ve sürecin kamu adına soruşturulmasını ve kamu adına da yargılanmasını en yakın şekilde yine kamu adına da takip ettik. Yine deprem sonrasında ‘Hakikat Mücadelesi’ adlı bir gazete çıkardık ve gazeteyi de sahada dağıtarak vatandaşlarımızın afet bölgesindeki gelişmelerle ilgili doğru bir şekilde bilgilendirilmelerini sağladık. Ve tecrübelerimizden hareketle afet sürecinde yapılan dezenformasyon saldırılarının hedeflerini burada bir kez daha ifade etmeyi gerekli görüyorum; bu dezenformasyon kampanyalarını yapanların birinci amacı, yetkili otoritelere karşı kamuoyunda bir güvensizlik oluşturmak, yanlış bilgiyi dolaşıma sokarak arama kurtarma ve yardım faaliyetlerini aksatmaya çalışmak. Bu sayede afetten doğrudan ya da dolaylı yoldan etkilenen bireyleri yanlış yönlendirmek, kaos ve endişe imal edenler toplumsal dayanıklılığı zayıflatmak, bireylerin doğru bilgiye erişimini engellemek, karar alma süreçlerine darbe vurmak da bu noktadaki bu kötücül kampanyaların hedefleri arasındadır. Hamdolsun depremin ardından devlet millet el ele gösterdiğimiz gayretlerle bu kirli kampanyaların hedeflerine ulaşmasını engelledik” diye konuştu.