Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı paylaşımda Süleyman Demirel’i övmesi tartışmalara neden oldu. Süleyman Demirel, dönemin başbakanı olarak 68 kuşağının liderlerinden Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 6 Mayıs’ta idam edilmelerinde önemli bir rol oynamıştı. Kılıçdaroğlu’nun paylaşımının Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam yıldönümünden bir gün önce yapılması dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Ben; rahmetli Demirel, rahmetli Erbakan, rahmetli Ecevit gibi demokrasiyi içselleştirmiş bir siyasi rakiple değil, yargısıyla, askeriyesiyle, istihbaratıyla “BAAS” partisi benzeri, devletleşmiş bir yapıyla mücadele ettim…
Ama şunu bilmenizi isterim;
‘Geçmedim muhannet köprüsünden su apardı beni,
Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni…’
Sosyalist yazar İnönü Alpat, Kılıçdaroğlu’nun bu paylaşımını alıntılayarak “Kemal Bey, Süleyman Demirel’i övmüşsünüz. Sizin bileceğiniz şey, bizlik bir durum yok. Lakin bari bunu, 6 Mayıs’tan bir gün önce yapmasaydınız. Çünkü Demirel, TBMM’de verdiği “evet” oyuyla 6 Mayıs’ta kurulan darağacının çivisini çakanların başındaydı.” diye yazdı.
DEMİREL, DENİZLERİN İDAMINA İKİ ELİNİ KALDIRARAK EVET DEDİ
Süleyman Demirel’in siyasi hayatı boyunca Türkiye en karanlık dönemlerinden geçmişti. Demirel’in o dönemlerde yaptıklarından en akılda kalanlardan biri de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında verilen idam kararının Meclis’te kabul edilmesinde aldığı rol oldu.
İdam oylamasının yapıldığı gün Meclis’te konuşma yapmayan Süleyman Demirel, Adalet Partisi grubunun en önüne oturarak şevkle ve heyecanla parti grubunu yönetti. İdam kararları oylanırken iki elini birden havaya kaldırarak ‘evet’ dedi.
Dönemin tanıklarından gazeteci Altan Öymen, idamların oylandığı günkü meclisi şöyle anlatmıştı: “Süleyman Demirel, Mobilya Yolsuzluğu’ndan yargılanan yeğeni Yahya Demirel’le ilgili olarak ’25 yaşında çocukla uğraşıyorlar’ diyor. 6 Mayıs 1972’de ise idam edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin’in idam kararları oylanıyordu. Süleyman Bey ise AP Grubu’nun en önünde oturuyordu. Elini ‘İdama evet’ için kaldırdığında arkasına dönüp baktı, herkesin kaldırıp kaldırmadığını kontrol ediyordu. Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü. İdamlar kabul edilmişti. Deniz ve Yusuf da 25 yaşındaydı. Süleyman Bey onlar için hiç ’25 yaşında çocuklar’ demedi. İdam edilmelerini istedi. İsteğine ulaştı da…”
O gün mecliste bulunanların anlatımlarına göre Adalet Partisi sıralarında “3’e 3” tezahüratları yükseliyordu. Kastedilen; Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu’nun idamlarının rövanşı olarak Deniz Yusuf ve Hüseyin’in canlarının alınmasıydı
DEMİREL KARARI HEP SAVUNDU
Demirel yıllar sonra ise TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadesinde şöyle diyordu: “İdam kararları Yargıtay, Meclis ve Cumhurbaşkanı’ndan geçmiştir. Kararı milli irade vermiştir. O milli irade de bütün milleti temsil ediyor. Bugünlerde her fırsatta meşruiyetin kaynağı olarak gösterilen milli irade buraya gelince niye sayılmıyor. Ben o milli iradede 276’da sadece 1’im.
DENİZLERİN SAVUNMASINDA DEMİREL
Deniz Gezmiş ve arkadaşları ise yargılandıkları Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) davasında verdikleri savunmada Demirel için şunları söylemişti:
“İddianame’de bizim Anayasa’yı cebren ilgaya teşebbüs ettiğimiz ileri sürülmektedir. Öteden beri arzetmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa’nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa’yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır. Ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler.
Bile bile iddia makamı bizim Anayasa’yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. İddia makamı bizim vermekte olduğumuz Bağımsızlık Savaşı’na karşıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na karşı, reformlara karşı ve bu nedenle bizim Anayasa’yı ilgaya teşebbüs ettiğimizi ileri sürmektedir. Çünkü Süleyman Demirel hâlâ ortada gezmektedir. Kudreti yetiyorsa Süleyman Demirel hakkında aynı şekilde dava açın, onlar 36 milyonluk ülkenin bütün yükünü 20 gencin üzerine yıkmaya alışmışlardır.
Bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden hepiniz dahil sizlersiniz. Çünkü Amerika sizin döneminiz sırasında Türkiye’ye girdi ve hiçbiriniz sesinizi çıkarmadınız. Ve Demokrat Parti iktidarına 10 yıl ses çıkarmadınız. Ta ki 38 yurtsever subay ses çıkarana kadar ve onları devirene kadar. Ve bugün aynı savcılar bu şahıslar hakkında da idam kararı istemektedir. Süleyman Demirel’in Anayasa’yı ihlaline ve despotizmine ve ülkeyi Amerika’ya satmasına ses çıkarılmadı.
İLGİLİ HABER: https://www.odatv.com/guncel/kilicdaroglunun-dilinin-altindaki-ozgur-ozele-bir-kulliye-elestirisi-daha-120042063